1. kasmayın efendiler! o kuyudan debelenerek çıkılmaz, kuyuyu da kendi hapsolmuşluğunuzu da kabul edin ve orada bekleyin. nefes alıp vermenizi izleyin mesela, kalbiniz (manevi anlamdaki kalpten bahsediyorum tabiki) grip olmuş farzedin. ben hiç griple savaşan insan görmedim. dinlenen, hastalığı kabullenen yada yatağa düşürmesin diye vitamine yüklenen gördüm. ama grip olmamalıyım, gribim hemen geçmeli diye panik olan var mı? yada neden ben hala gribim diye kahırlanan? biz manevi halsizlikleri niye idrak edemiyoruz? bedenin hastalıklarına, özürlerine olan anlayışımız metanetimiz mevzu ruha maneviyata geldiği zaman niye bir mücadeleye dönüşüyor? herkes sever, herkes sevdiğinden ayrılınca üzülür. grip olduğunda burnun akıyor diye hayıflanmıyor peçete arıyorsan,sevdiğinden ayrıldığında da ruhunun iyileşmesi için kendine zaman tanımalısın. bir mendili de mi hak etmiyor yahu? nedir böyle zayıflıklarımıza, incinmişliklerimize yüz çevirişirimiz?
  2. mesela ben bir sözlükte bile mesleğinin arkasına sığınıp kendisini ancak onunla var eden, “unutmaya çalışmak” başlığında gülünecek yorum arayıp da bulamayan şahısların olduğu bir ülkede yaşadığımı unutmaya çalışıyorum. Oluyor mu olmuyor ^:swh^

    Dip not: https://fbwat.ch/1ccueb5DrWTbLYxx
  3. “unutmaya çalışmak” başlığında bilimsel bir şey bulunmaz sevgili kardeşim. senin yaptığın kafeye girip ansiklopedi yok diye sitem etmek. bilimsel bir şeyler arıyorsan “meraklı maymun” yada “evrim ağacı” gibi sitelere takılmanı tavsiye ederim.

    burası sözlük yani insanların “öznel” görüşlerini ifade edebildikleri bir sosyal mecra. dikkat edersen uzantısı gov yada edu da değil. dolayısıyla paylaşımların bilimsel açıdan mantıklı yada doğru olması gibi bir zaruriyet de yok.

    başkaları nasıl değerlendiriyor bilemem ancak ben burada kendi bakış açımı, hissettiklerimi, farkettiklerimi, beğendiğim kitapları, filmleri paylaşıyor yada yorumluyorum. ve bunu senin gibi her yerde aşağılayacak veya sataşacak birilerini bulup, yerli yersiz saldırıya geçen , ne kadar bilgili olduğunu her yerde gösterme ihtiyacında olan çünkü “içindeki değersizlik inancını ancak böyle susturan” kişilere rağmen yapmaya devam edeceğim.

    ben bilim sayılmayan bir alanın eğitimin aldım, felsefe kaynaklıdır ve bir ilim olarak adlandırabiliriz. neyse. yorumumda demek istedim ki; kendinize anlayışlı olun, şefkatli olun. hastalık gibi düşünün, o unutamama halinin de geçeceğini bilin. onu unutmam lazım niye yapamıyorum diye kızmayın, zaman tanıyın kendinize. tabi senin gibi sağlık sektöründe çalışmadığım için bu yorumumda tıbbi terimler yada afili sözler kullanmadım. sadece bedensel hastalıklarda iyileşmenin yollarını arayan insan oğlunun duygusal sorunlarda kendisiyle bir savaşa girdiğini gözlemledim, hissettim ve yazdım. hepsi bu. tıp bilgini döktürmen senin beni dövdüğün yada öldürdüğün anlamına gelmiyor. anlatmaya çalıştığımı gülmek için kullandığın ve (ben gülmek için genelde yüz bölgemi kullanıyorum ama tabi tercihlere saygımız sonsuz ) o müteaddit defalar andığın malum organınla anladığın, yüzeysel ve narsist biri olduğun anlamına geliyor.

    bu arada nietzche yi hiç sevmem. ve yorumlarımda birilerinin sözlerine sığınmak yerine kendi ifadelerimi kullanmayı tercih ederim. sanırım bu sözüm ona cahilliğimin bir parçası.(güzel şiirler hariç tabi)

    dikkat et! “yorumum” ve bana direk yazmayarak burdan cevap vermeyi uygun gördüğün “mesajım” içinde birşeyler titreştirdi. bu durumu niye bu kadar ciddiye aldığını, böyle uzun uzun niye mantık yürüttüğünü, ne kadar bildiğini herkese göstermeye çalışmanın sebebini ve içindeki çağrışımları fark et. bunların üstüne düşün ki; bir gün bu görmezden geldiklerin neticesinde hasta olmayasın. ayrıca gecenin o vakti gribe yol açan virüsü merak eden birilerinin olduğunu da pek sanmıyorum açtığın başlıklar da bu didaktik haller de çok sıkıcı. sakin ol şampiyon.

    hem tıp doktoru hem de hayata doktorluktan sıyrılarak bakmayı öğrenebilmiş biri var. dr. bülent uran. sitesi de gayet bilimsel içerik barındırır (yani tam senlik ;) göz gezdirmeni tavsiye ederim.

    ben böyle ölmem. diyordu ya “kafasına sık kafasına” :p , ancak öyle ölürüm. tabi sen büyük ihtimalle banel türk dizilerini de izlemediğin için bu dediğimi de anlamamış olabilirsin. öptüm.
  4. cehalet ve özgüvenin bir arada olmasından daha mide bulandırıcısı aldığı eğitimi çevresindekilere saldırmak için kullanan öğrenmiş ancak eğitilememiş kişilerin varlığı ne yazık ki.

    takındığın manipülatif tavır ve sarfettiğin hakaretamiz sözlerle beni sindirebileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun.

    konuyu tartışmak yerine zeka düzeyim, entelektüel seviyem, ligim (artık o neyse) ile ilgili açıklamalar yapmaya ihtiyaç duyman bir çaresizlik göstergesidir bilesin. senin gibi insanları etiketleyen, sınıflandıran ve ezebileceklerim ve beni ezebilecekler olarak ikiye ayıran kişiler için nerede göründüğüm hiç umrumda değil.

    buradan şunu söylemek istiyorum sözlük ahalisine, böyle tiplerin size haddinizi(!) bildirmesine asla izin vermeyin. ”unutmaya çalışmak“ tı mevzu. ne hastalıklar ne bilimsel gerçekler ne de uzun uzadıya anlattığın bıdı bıdılar.

    tüm düşüncelerimle ben, sizin gibi eğitilmiş cahillere, ruhsuz bilim insanlarına, şekilciliğe, mış gibi olan herşeye karşı burada olmaya devam edeceğim.

    dötüne selamlar.